Seyyid Harun’un Seydişehir’e geldiği sırada bölgede Eşrefoğlu Mehmet Bey (1302-1320) hüküm sürmekteydi. Mehmet Bey, 1302-1320 yılları arasında bölgede hüküm sürmüştür. Şehrin kurulmasından sonra Seyyid Harun’un bir süre daha yaşaması sebebiyle Seydişehir’in 1302-1310 yılları arasında kurulduğu tahmin edildiği tahmin edilmektedir. Eşrefoğlu Mehmet Bey, başlangıçta Seyyid Harun’dan çekinip düşmanca bir tavır takınmış, sonradan onun iktidar hırsı içinde olmadığını, dervişlikten başka gayesi bulunmadığını görünce onun en büyük destekçisi olmuş, hatta Seydişehir’de kurulan külliye için Seydişehir ve Beyşehir’de vakıflar tahsis etmiştir. Bu tarihten sonra eski adı Süleymaniye olan Beyşehir, “Beğ şehri”, Seydişehir ise “Seydi şehri” ve “Seyyid şehri” adlarıyla anılmaya başlamıştır.
Seyyid Harun Veli’nin hayatı hakkında bilgi veren tek eser, kardeşi Seyyid Bedreddin’in dokuzuncu kuşaktan torunu Abdülkerim b. Şeyh Musa’nın h. 962 (m. 1554) yılında yazdığı Makâlât-ı Seyyid Harun adlı eserdir. Bu eser, edebiyatçı Doç.Dr. Cemal Kurnaz tarafından Manisa (Muradiye) nüshası esas alınarak mevcut üç nüshası karşılaştırılmış, tenkitli bir metin oluşturularak Türk Tarih Kurumunca 1991 yılında yayımlanmıştır.
Abdülkerim b. Şeyh Musa, eserini yazarken çevresindeki yaşlı ve muteber kişilerin anlattıklarının yanı sıra bazı Farsça eserlerden de yararlandığı belirtmekte, ancak eserlerin isimleri ve yazarları hakkında herhangi bir bilgi vermemektedir. Eser, bir şehir kurmak amacıyla Horasan’dan Anadolu’ya gelen Seyyid Harun Veli’nin hayatını, faaliyetlerini ve kerametlerini anlatan bir menâkıbnâme olup Seydişehir tarihi için en eski kaynak hüviyetindedir. Şunu belirtmek gerekir ki menâkıbnâmeler, eleştirmenler tarafından edebî bir tür olarak değerlendirilmekte olup bir tarih kitabı değildir. Ancak bu tür edebi eserlerde önemli tarihi ve folklorik bilgiler de yer almaktadır.
Seyyid Harun, Horasan’da dünyaya gelmiş, ancak doğum tarihi bilinmemektedir. Horasan; İran, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın bir kısım topraklarını içine alan geniş bir bölgenin adıdır. Esere göre Seyyid Harun, Hz. Muhammed’in torunlarından İmam Musa Kâzım’ın oğlu Harun’un oğlunun oğludur. Yani Seyyid Harun, dedesinin adını almıştır. Makâlât’ta Seyyid Harun Veli’nin babasının adı belirtilmemiştir, ancak yeğeninin adının Musa olması sebebiyle, babasının adının Musa olma ihtimali yüksektir. Seyyid Harun’un anne tarafından ise soyu Veysel Karani’ye dayanmaktadır.
Yard. Doç. Dr. Şerafettin Yıldız
Nasıl Gidilir?